Bizim müsabıklığımız döneminde vardı bunun benzeri uygulamalar; o zamanki yönetim (yönetim derken sadece bir kişiden bahsediyorum ), bunu çok güzel kamufle ediyordu, aslında kamufle etmese de oluyordu, çünkü kimse hoca ne yapıyorsun diyemiyordu. 54, 58, 64 ve 70 kg sıkletlerinde, dünya genelinde çok fazla Taekwondocu vardır, ortalama insan ölçülerinden dolayı, tabi Türkiye’de de böyleydi. Yönetim bizleri maça götürmeyip (Ben, Cengiz Yağız, Turgut Uçan… vs, bir kaç isim), yerimize maddi çıkarları ya da bir takım manevi çıkarlarının olduğu kişileri maçlara götürmek için adeta bin türlü takla atardı
(bu maddi -manevi çıkarları merak eden olursa anlatabilirim), ve hatta bir çok uluslararası maça götürülmezdik, ve hatta hatta bazı Avrupa ve Dünya Şampiyonası kamplarına dahi ilk başta alınmadığımız oldu, ancak şampiyona yaklaşıp, iş ciddiye binince başlamış olan kampın,10., 15., 20. günlerinde evden özel arabayla alındığımı bilirim. Bunu Cengiz başkanımda çoğu kez yaşadı. Bunları neden anlatıyorum? Yönetime karşı çıkacak kimse yoktu dedik ya yukarda, iki kişi vardı aslında, biri Cengiz Yağız, biride Ahmet Ercan’dı. Cengiz Yağız direk karşısında durur tartışırdı. Ben ise kurallarını takmazdım (bunların neler olduğunu merak eden olursa anlatabilirim). Niye karşı çıkardık, yine yukarda söylediğim gibi en fazla sporcunun olduğu sıkletlerde dövüşüyorduk ve hakkımız çok defalar yeniliyordu. Cengiz Yağız başkan oldu, haksızlığa uğramanın ne demek olduğunu bildiği için, ter dökmenin ne olduğunu çok iyi bildiği için, asla hak yememek, o emeğin vebali altında kalmamak için çok adil bir milli takım seçim sistemi getirdi, gurup maçları, Türkiye şampiyonalarıyla bağlantılı, kimsenin hakkım yenildi diyemeyeceği bir sistem, aynı adilane uygulamayı antrenörlük için de getirdi, döneminde taekwondoyu şahlandırdı, mutlu, huzurlu bir camia oluşturdu…
GELELİM ŞU ANKİ YÖNETİME,
Metin Şahin’in hiç hakkı yenilmedi ki, Metinin sıkletinde o zamanlar müsabık yoktu, Metin, o zamanki yönetim dediğimiz büyük hocanın yakın arkadaşı ve milli takımlar daimi kamp müdürü sayın Kayhan Aytar hocanın talebesiydi, taekwondocuydu ama taekwondoyu bilmiyordu, boyu uzun, fiziği güzel diye Kayhan hocanın talebiyle direk 83 dünya şampiyonası kampına alındı… Taekwondoyu, Avrupa, Dünya şampiyonası kamplarında, Avrupa, Dünya şampiyonalarına girerek öğrendi ve milli takımın iyi müsabıkları olan bizden öğrendi… Metin Şahin’in hiç hakkı yenilmedi ki; bu nedenle haksızlığa uğramanın ne demek olduğunu bilemez, o terin karşılığını alamamanın ne olduğunu bilemez, ben Dünya 3.oldum, niye şampiyon olamadım diye hüngür hüngür ağlarken, rakibine nakavt olmuş, dereceye girememiş Metin otelin koridorlarında şarkı söyleyerek geziyordu… O hiç haksızlığa uğramadı, haksızlığı bilmez, o asla bizim kadar ter dökmedi, terin anlamını bilmez…
Evet sevgili dostlarım, bu kaymaklı delege sisteminde her iki tarafta memnun, ancak sistem bu işi gerçekten yapan müsabık ve antrenörleri devre dışı bırakıyor, bu da Türkiye’nin bir çok madalyasına mani oluyor, ancak yapanlar memnun, madalya falan umurlarında değil, dönemlerine denk gelmiş bir iki başarılı çocuğumuz var, onların ferdi başarılarını, halkımıza ve hiçbir şeyden haberi olmayıp, gerçekten başarılıymışız zanneden devlet büyüklerimize yutturuyorlar, burada yayınlanan yorumlarda, bana gelen yorum, paylaşım ve özel mesajlardan, Taekwondo camiasının büyük bir çoğunluğu mevcut yönetim ve uygulamalarından rahatsız olduğunu görüyorum, yazmaya, olumsuzlukları deşifre etmeye, devam edelim, korkmadan yapalım bu işi, kamuoyu oluşturalım, sesimizi sayın bakanımıza duyuralım, bu gidişata bir son verelim…
SAYGILARIMLA
AHMET ERCAN.