28 Şubat kararlarından sonra bu sert karaları ve o günlerin siyasi ortam ve özellikle koalisyon döneminde sporun Demokratik Sol Partiye bağlı olmasını da fırsat bilen, görev yaptığım dönemlerde, malum muhalefet, şimdinin Federasyon iktidarı, destekçileri, yandaşları, başı kapalı bayan sporcuları DAN imtihanlarına alıyoruz ve maçlara götürüyoruz diye teftiş kurularına şikayet etmekle kalmıyorlar, (şikayet olduğu tarihe kadar sporcular ile ilgili bir giyim kuşam mecburiyeti yoktu.) şahsımı da Cumhuriyet gazetesi aracılığıyla tarikatçılıkla ve gericilikle suçluyorlardı. İspatını merak edenler o tarihlerdeki teftiş kurulu raporları ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Abdül Kadir Yücelmen’ın yazısını okusunlar, görürler. Kendisi yakın zamanlarda vefat etmiştir. Ayrıca bu olayların muhatabı ve sorun yaşayan Salih Coşar, İhsan Görkem, Gülsevil Ergunoğlu, Hüseyin Yenigün hayattalar. Hatta bu imtihanlardan birinde şuan Kickboks Federasyon Başkanımız Salim Kayıcı da görevliydi. Bu arkadaşlarımızın tamamı şahittir ve teyit edeceklerdir.
Hiçbir suçları olmadığı halde bu tür dedikodu ve çıkarılan haberler üzerine İhsan Görkem ve Ali Bahçeci isimli antrenörlerimiz GSGM ceza kurulundan 6 ay hak mahrumiyeti cezası almışlardır. Bayan sporcularımızda peruk takmak zorunda bırakılmışlardır. Oysa göreve başladığım 1996 yılından 2000 yılına kadar ne bu sporcularımızın türbanlarına, başörtülerine ne de kılık kıyafetlerine Federasyonumuz, şahsım, bürokratlar ve hükümetler tarafından müdahale eden olmamış. Herkes kamplarda, yurt içi ve dışı faaliyetlerde istedikleri gibi giyinmişler, bu şekilde yarışmalara çıkmışlar, Devlet görevlilerince davet edildikleri törenlerde bu kıyafetleri ile iştirak etmişler, hiçbir kimse ve kurumda bu sporcularımıza müdahale etmemişti. Bu yıllarda müsabık olup da halen bugün camiamız içerisinde aktif ve en tanınmış şampiyon sporculardan olan Hamide Bıçkın Çetiner kardeşim bu olayların en büyük mağduru şahididir. Benim başkanlık dönemimde kendisinin kılık kıyafetiyle alakalı şahsım ve çalışma arkadaşlarım tarafından hiçbir baskıya maruz kalmışı mıdır? Bu vesile ile bu yanlış anlaşılmaların ve dedikoduların aydınlanması için kendisinden ALLAH için cevaplarsa sevinirim.
Bu yaşanan olaylar Federasyon başkanlığım yıllarındaki en zor ve üzücü günlerim olmuştur. Bana, sporcularıma ve antrenörlerime bu haksızlığı yaşatan ama şimdi kendilerini konjonktüre göre ak kaşık ve muhafazakâr ilan etmiş bu kişilerden Cenabı Allah’ım elbet bir gün hesabını soracaktır.
Geçmişte görev yaptığımız yıllarda böyle suçlanırken ne acı ve çelişkidir ki aynı kişiler tarafından da şimdi de tam tersi olarak görevde olduğumuz yıllarda sporculara başörtü ve türban ve kılık kıyafet konusunda 28 Şubat kararlarını fırsat bilerek baskılar yaptığımız yorumları ve dedikoduları bizlere ulaşmaktadır. Bu aciz, zavallı, Allah sevgisi ve korkusundan zerre kadar nasibini almamış bu insanlara bu kadar ispat ve belge sunarken nasıl oluyor da bu iftiralarına devam ediyorlar şaşıyorum. Hepsini CENAB-I ALLAH’ın o hesap gününe bırakıyorum.