Taekwondo Federasyonu seçimleri yaklaştıkça doğal olarak heyecan ve karşılıklı sosyal medya üzerinden atışmalar da arttı. Seviye ise biraz düştü. Özellikle Bahri Tanrıkulu ve ekibini uyarmak istiyorum. En azından o, bunları yaptırmayarak örnek olabilir. Mevcut federasyona akıl ve tavsiyede bulunacak değilim, onların 21 yıldır yaptıkları ortadadır.
Bu sosyal medya atışmalarında sık sık “Federasyon Başkanı Metin Şahin’in yanında olan Cengiz Yağız’ın adamları” şeklinde paylaşımlar ve atışmalar görüyorum. “Cengiz Yağız’ın adamları” diye bir şey yoktu. Benim, Taekwondo sporunun yayılması, başarılı olması, uluslararası arenada Türk milletinin en iyi şekilde temsil edilmesi için aynı gaye ve amaçlarda birlikte olduğum kulüp idarecisi, antrenörü, hakemi ve ekip arkadaşlarım vardı. Böyle düşünmüş ve yaklaşımım da böyle olmuştur.
“Cengiz Yağız’ın, Metin Şahin’in yanındaki adamları” derken geçmişte benimle beraber çalışmış daha fazla adamımın (onların deyimiyle) başkan adayı Bahri Tanrıkulu’nun yanında olduğunu ya bilmiyorlar ya da bilmek istemiyorlar. Bunları sıralamaya kalkarsam saymakla bitmez.
Bahri Tanrıkulu, spor kariyerinin en önemli kısmını, henüz genç milli takımlardan başlayarak, benim başkanlık dönemimde yapmıştır. Metin Şahin’i de ilk başkan olduğumda milli takım antrenörü yapmıştım. Şu anki federasyon genel sekreteri Emine Darıcı da başkanlık dönemimde yeni memurumuzdu. Bu mantıkla bakacak olursak, bu camiada benim adamım olmayan kalmaz. Bu doğru bir söylem değil.
Başkanlık dönemimdeki genel sekreterim, milli takım antrenörlerim, milli takımlar kamp müdürüm, hakem komitesi başkanlarım, hakem komitesi üyelerim ve uluslararası hakem olmalarını sağladığım arkadaşlarım, genç yaşlarında il temsilcisi yaptıklarım, yönetim kurulu üyelerim, hepsi Bahri Tanrıkulu’nun yanındayken “Metin Şahin’in yanındaki, Cengiz Yağız’ın adamları” demek bilgisizlik ve cahilliktir.
Ben görevden gideli 21 yıl oldu. Bu “benim adamım” denilen, bana göre spor adamı olan bu kişilerin bazılarının Taekwondo vazgeçilmez hobisi, hayat tarzları, önemli bir kısmının da ekmek parası. Ne yapacaklardı? Aynı benim gibi hobilerinden, hayattaki en büyük sevdaları olan Taekwondo’dan ve ekmek paralarından vaz mı geçeceklerdi? Ben gittim diye onlar da mı bırakacaklardı? İçlerinde her iki taraftan da görüştüğüm, çok sevdiğim eski ekip arkadaşlarım vardır.
Hayat devam ediyor. Tabii ki bu arkadaşlar kendilerine yakın gördükleri, hatta kendi çıkarlarına göre istedikleri, inandıkları yerde olabilirler. Yani bu lafları edenler, yarın olası seçimleri almaları durumunda, Bahri Tanrıkulu’cu olmayanları Taekwondo sporundan ve faaliyetlerinden men mi edecekler? Bu mümkün mü? Bu kadar yetişmiş insan sokağa mı atılacak? Faydalanmak lazımdır.
Güvendiğiniz çekirdek ekibinizi kurarsınız; bu sizin en doğal hakkınızdır. Ama siz de mevcut federasyon yönetiminin yaptığı gibi kötülükleri örnek alırsanız, ne farkınız kalacak?
Menfaat kelimesini kullanmak pek tercih ettiğim bir kelime değil ama söylemek zorundayım ki hepinizin de bildiği gibi seçimler, devlet sporculuğu, teknik direktörlük, teknik komite üyeliği, milli takım antrenörlüğü pazarlıkları ile şekillenmektedir. Tarzım değil. Ama bu pazarlık konularında daha ikna edici hangi aday olacaksa, seçimleri de o aday alacak gibi gözüküyor.
Sonuç böyle iken her iki taraf da, hatta Bahri Tanrıkulu’nun yanında geçmişte benimle çalışmış spor adamı arkadaşlarımın olmasına rağmen “Cengiz Yağız’ın, Metin Şahin’in yanındaki adamları” demenin kimseye faydası yok. Hatta seçim stratejisi açısından da yanlış bir tutum ve paylaşımlardır. Kazandırmaz. Kaybettirir.