Bölüm 3: Kadir Yağız 14.06.2012
Cengiz Yağız döneminde seven sevmeyen herkesin yükselebildiği motivasyon iklimi vardı. Antrenörler ve sporcular somut başarı kriterine göre (delege kriterine göre değil) değerlendirildiği için, Cengiz Yağız’ı sevmeseniz bile hakkını alırdınız. Kimse sahte davranmaya yöneltilmezdi. Şimdi ise Metin Şahin yönetimini beğenmiyorsanız ve delege iseniz sizin delegeliğiniz bile usulsüzlükle iptal ediliyor. Sevmeseniz bile sever gibi davranmak zorundasınız. Bu nereye kadar devam edecek? Cengiz Yağız döneminde bir antrenör, hakem ya da çalışkan her hangi biri başarılı ise ilk önce ilgili kurula alınıyor, kurulda da başarılı ise belirli bir hiyerarşik düzen içinde görevinde yükselerek o kurulun başkanlığına getiriliyordu. Bu milli takım antrenörlüğünde de, yönetim kurulu üyeliğinde de geçerliydi. Bakın bunu size örneklendireceğim.
Bakın ben Cengiz Yağız’ ın kardeşi olmama rağmen bu uygulamanın dışında tutulmadım. Abim, 1996 yılında Federasyon başkanı oldu. Aynı tarihte ben, iki defa Avrupa şampiyonu ve uzun yıllar kendi salonumda milli sporcular yetiştirmiş bir antrenör olarak sadece teknik kurul üyelerinden bir tanesiydim ve ta ki 1998 yılına kadar milli takım antrenörü olmadım. Hiç bir zamanda teknik direktör olmadım. Benden yaşça ve dönem olarak büyük milli antrenör olan Sinan Demir hocamız teknik kurul başkanıydı ve milli takım antrenörüydü. Yine bizden yaşça büyük Nusret Ramazonoğlu, Osman Şener Özsoy gibi bizim bir dönem önümüz sayılabilecek ve aynı dönemde milli takımda sporcu olarak beraber olduğumuz bu antrenörlerimizde teknik kurul üyesi ve milli takım antrenörleriydi. Gün geldi, Sinan Demir teknik kurul başkanlığından ayrıldı, Nusret Ramazanoğlu teknik kurul başkanı oldu, gün geldi Nusret hoca ayrıldı, yönetim kurulu üyesi oldu, Osman Şener Özsoy teknik kurul başkan oldu, Cengiz Angın teknik kurul üyeliğinden teknik kurul genel sekreterliğine, gün geldi Osman Şener yönetim kurulu üyesi oldu ben teknik kurul başkanı oldum, yıl 2000. Yani abim federasyon başkanı olduktan tam 4 yıl sonra. İşte böyle hiyerarşik bir düzen içinde, karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı bir görevde yükselme anlayışı vardı.
Bakın size tarihten çok ilginç bir örnek sunacağım. Geçmişi sizlere unutturmak isteyen federasyon başkanımız Metin Şahin 1996 yılında Cengiz Yağız ilk federasyon başkanı olduğunda karşısında aday olmasına rağmen, Cengiz Yağız başkan olduktan üç ay sonra yapılan genler dünya şampiyonasına şu anki federasyon başkanımız Metin Şahin’ i baş antrenör olarak görevlendirmiştir. Bayram Tıraş uluslararası bir hakemken Cengiz Yağız tarafından ilk önce merkez hakem kurulu başkanlığına getirildi daha sonra yine Cengiz Yağız tarafından genel sekreter olarak tayin edildi. Uluslararası hakemlerimizden Atilla Azkur ve Coşkun Eftekin Cengiz Yağız tarafından ilk önce merkez hakem komitesine ve daha sonra Coşkun Eftekin federasyon as başkanlığına, Atilla Azkur’ sa yönetim kurulu üyeliğine getirildi. Şu an federasyon merkez hakem kurulu başkanı olan Aydın Akpınar Cengiz Yağız döneminde hakemlerden ve hakem komitesinden sorumlu as başkan olarak atandı. Şu an federasyon hakem gözlemcisi olan uluslararası hakemlerimizden Halil İbrahim Tuğran federasyon yönetim kurulu üyeliğine getirilmiştir. Şu an federasyon yönetim kurulu üyesi olan Alaaddin Çoban ve İbrahim Uzun il temsilcisi iken Cengiz Yağız döneminde yönetim kurulu üyeliğine atanmışlardır. Yine Şafak Tatoğlu, Turan Emeksiz, Bakır Cambazlar illerinin il temsilcileri iken yönetim kurulu üyeliğine yükseltildiler. Taekwondo camiasında sözleşmeli antrenörlük bilinmezken, hem de özerk olmayan federasyon döneminde, Vedat Yılmaz, Murat Özcan, Kenan Tokmakoğlu, Ercan Aldemir, Bahattin Akyön gibi daha bir çok arkadaşlarımız bölgelerine Cengiz Yağız tarafından sözleşmeli antrenör olarak atanmışlardır. Uluslararası hakemlerimizden ve mevcut merkez hakem kurulu üyesi Abdullah Kuzucu Cengiz Yağız’ın ilk federasyon başkanı olduğu zaman muhalefet olmasına rağmen merkez hakem komite üyeliğine ve oradan başkanlığına kadar getirildi.
Eski federasyon başkanı Esen Beder ve teknik direktörümüz İsmet Iraz döneminde, sözleşmeli uzman antrenör olarak göreve getirilen ve daha sonra aynı kişiler tarafından görevine son verilen Hyo Joe Lee, aradan yıllar geçtikten sonra Cengiz Yağız’ın göreve gelmesi ile birlikte tekrar sözleşmeli uzman antrenör yapılarak milli takımlar teknik direktörlük görevine getirilmiştir. Örnekler antrenör ve idarecilerimizle sınırlı değil. Bakın, şampiyon sporcularımızdan Hamide Bıkçın Tosun 1995 yılında dünya şampiyonu olup çok küçük yaşta Taekwondoyu bırakmıştı. Cengiz Yağız bir çocuk annnesi bu sporcumuzu Taekwondoya kazandırmak için ikna etmiştir ve şahsımın antrenörlüğünde tekrar Taekwondoya kazandırılarak kendisinin daha sonra defalarca şampiyon olması, hatta Olimpiyat üçüncü olması ve üniversiteyi bitirmesi sağlanmıştır. O gün Cengiz Yağız döneminde yoldan çevirilerek ikna edilen Hamide Bıkçın Tosun’ un bugün spor camiiasındaki durumu herkesçe malumdur.
İşte sizlere saydığım ve buna benzer daha unutmuş olabileceğim bir çok örnek Cengiz Yağız’ ın yönetim anlayışını sanırım sizlere hatırlatacaktır. Diyeceğim şu, o günkü adaletli tutum ve motive edici ortam bu gün hala bir çok sporcu, antrenör, hakem ve teknik adamımızın Taekwondoya devam etmesini sağlamıştır. Ama mevcut yönetimin anlayışı yüzlerce değerli insanımızı Taekwondo’ nun dışına itmiş ve itmeye devam etmektedir. Taekwondo içinde yer alan insanlarımızın mevcut yönetime olan kızgınlığı, kırgınlığı ve memnuniyetsizliği adaletsiz uygulamalarıdır. Yaklaşmakta olan seçimlerde yalnızca seçimden bir iki ay öncesini değil, şöyle geçmişten bu güne kadar olan zamanı değerlendrip kararlarımızı verelim ve Taekwondo ya sahip çıkalım.