Bölüm 2: Kadir Yağız 14.06.2012
Bir antrenör için deneyim sahada görev aldığınız zaman gerçekleşir. Seyrettiğiniz zaman sadece görgü tanığı olursunuz. Sahada görev yaparsanız sporcular ve diğer insanlarda sizi antrenör olarak algılar, yok türübünde oturursanız sporcu sizi davetsiz misafir olarak algılar. Gerçektende görevinizi layıkı ile yerine getirirseniz başta kendiniz olmak üzere diğer insanlarda sizi saygı duyar. Eğer amaç gerçekten antrenörleri eğitmek, Türk Taekwondosu’na deneyimli antrenörler kazandırmak ve mesleklerini devam ettirmek için motive etmekse, mevcut yönetimin bu durumu sağlayan bir ortam yarattığını söyleyemeyiz. Bakın, iş motivasyon teorisyenlerinden Frederick A. Herzberg, bir iş yerinde motivasyonu sağlayan iki faktörden bahseder. Bunlardan birincisi motivasyonel faktörlerdir:
başarı, tanınma, takdir edilme, yetki ve sorumluluk sahibi olabilme, ilerleme ve yükselme imkanlarının olması. Bir iş ortamında bunlar varsa insanların çalışma istek ve arzuları artar, yoksa yavaşlar. İkinci faktörse motivasyondan alıkoyan unsurların oluşturduğu hygen faktörleridir: bunlar da yönetimin politikası, çalışma koşulları ve organizasyondaki alt-üst ilişkileri gibi unsurlardan oluşur. Eğer bu unsurlar olumlu ise insanlar tarafından kabul görür, negatif ise motivasyon sağlanmaz. Buna göre söyleyebilir miyiz ki, antrenörler, antrenör olarak başarıları ile değerlendirilip benimseniyor, takdir ediliyor, yetki ve sorumluluk veriliyor? Ya da bırakın oy vermeyi kendilerine oy vermiş olan insanların muhalefette olan arkadaşlarına selam vermesini bile hoş göremeyen, kendisinden endişeli federasyonun olumlu bir Taekwondo ortamı yaratıldığından bahsedebiliyor muyuz?
İnsanlarla konuştuğumda gözlemlediğim şu; bu şekilde karga tulumba giden hem pişman, hem mahçup, hem de memnun değil. Giden pişman çünkü, yukarıda anlattığım gibi motive edici hiç bir ortamın içinde yer almamış, görev ve yetki verilmemiş, sporcu tarafından milli takım antrenörü olarak kabul görmemiş, teknik direktörlük belgesi var, defalarca Avrupa ve Dünya Şampiyonaları’na milli antrenör olarak gitmiş ama hala kendisine güvenilerek bir uluslararası turnuvada dahi teknik direktörlük görevi layık görülmemiş. Bırakın, gideceği maçın milli takım hazırlık kampında bile yok. Olsa da, bir gün bile bir antrenman yaptırmasına müsade edilmemiş. Hatta, Ahmet Sarı gibi bazıları doğrudan kafileye İstanbul’dan havaalanından katılıyor ve dönüşte yine havaalanından ayrılıyor. Bu arkadaşlarımızın bazıları teknik kurul üyesi (Hakkı Ünal, Cengız Angın, İlhan Aşkın gibi). Evet yıllardır maçlara gidilip geliniyor, tecrübe dorukda, kendileride kendilerinin Türkiyenin en iyi antrenörü olduklarını düşünüyorlardır heralde. Buna rağmen hala görevde bir yükselme elde edilmiş değil. 9 yıldan beri ilk defa Ali Şahin dışında, o da bu sene Üniversiteler dünya şampiyonasında Şakir Bezcinin ve bu hafta yapılacak olan ümitler avrupa şampiyonasına Muhammer Cambaz’ın teknik direktör olarak gitiğini duyduk. Muhammer Cambaz daha Taekwondo nedir bilmezken Halit Karabulut, Hakkı Ünal ve Cengiz angın gibi yıllarını Taekwondoya vermiş, hatta tecrübeleri dorukda olan bu antrenörlerin, Muhammer Cambaz’ ın Teknik direktörlüğünde ümitler Avrupa şampiyonasına gitmesi çok düşündürücüdür ve bizleri üzmüştür. Bu insanların mutlu ve motiveli olması mümkün mü?
Eminim Taekwondonun içinde olan bu arkadaşlarımız ve daha bir çok bu işe emek veren arkadaşlarımız bir defa da olsa Teknik direktör olarak görev yapmak ister. Hatta Olimpiyatlara da gitmek isterler. Ama sizler Taekwondoya gerçekten emek veriyorsanız ve gerçekten bu işi seviyorsanız önce bu federasyona 10 yıldır neden bir defa olsun teknik direktör olarak görevlendirilmediğinizi sorunuz. Ahmet Sarı’nın hiçbir kampa katılmadan tüm Avrupa ve Dünya şampiyonalarına neden havaalanından katıldığını sorunuz. Neden Muhammer Cambaz’ın teknik direktörlüğü altında antrenör olarak götürüldüğünüzü sorunuz. Kendinizin götürüleceğiniz maçların kamplarına neden çağrılmadığınızı sorunuz. Bir defa dahi olsa neden bir teknik direktör olarak görevlendirilmediğinizi sorunuz. Mevcut yönetimin bu sisteminin sadece Metin Şahin, Ali Şahin, Ahmet Sarı, Ramazan Erçin, Muhammer Cambaz ve yönetimden bir iki kişi ve diğer kurullardan bir iki kişiyi tatmin ettiğini ısrarla söylüyorum.